Çocuk kimsesizdir koltuğuna çekilir ve dinler gecenin ardındaki sessiz ağırlığı, yaptığı günahları ve yapılan günahları...Oysa içini ağlatırken her gece kimse bilmez dünsüz yarınlarını ve bitmek bilmez içini kavuran acıyı, geçmez hiç tadı acının ilk günkü gibi kalır sanki defalarca kesilen ama kopmayan boynundaki şah damarı... anlatamaz beynini kemiren sonsuzlukları artık tat vermez en içten gülüşleri en içten kahkaları. Artık sahne küçücük ve yosun tutmuş kimsesiz tek başına suya gömülmüş umutları ve hayalleri... kederin ismi kader olmuştu değiştiremezdi olanları. Kimine göre donmuş bir yürek kimine göre yakıcı bir alevdi pas tutmuş zamanları.Anlatmaya çalışsada sustukları düğüm bağlamış yalnızlığındaki bedeni kendisini yiyip bitiren bir kanser gibi acıkmış korkuları yalnızlığı ve pişmanlıkları. Ölünce affedilse bile herşeyiyle benliği, sönmüş ruhu rahat olmucaktı sonsuzluklar içindeki mezar da, titrek bir sessizlikte acılar için de... Hayalindeki nuru görmek içindi haykırışları ve çığlıkları ALLAH'a yakınlaşma arzusu sarmış günahların etrafındaki umudunu, bembeyaz bir gül gibi açıyordu saklı tebessümü, saklı ölüm isteği içindeki kavuşma arzusu. Gitmek istiyordu bir bütün olarak Cemali toprağa rengine dönüşüp o olmak istiyordu sadelikle kahverengi ve yeşiliyle nurun en güzel rengiyle...