Ferza'nın Tamtamları!!!

Konusu 'Hayatın içinden' forumundadır ve ModaninKalbi tarafından 27 Aralık 2014 başlatılmıştır.

  1. ModaninKalbi

    ModaninKalbi Tecrübeli Üye www.pembeoje.com

    Yüreğimin en güzel köşesi bu!!

    Kalp bazen öyle şeyler söylemek ister ki; dil ne kadar telaffuz etmeye çalışsa da hep yetersiz kalır...
    Ama hep kendini anlatma derdindedir yürek ve asla vazgeçmeyecektir; son kez tıklayana kadar...

    Deneme yazılarımı, ifade etmeye çalıştığım duygularımı, kendime ait paylaşımlarımı bir başlık altında toplamanın doğru olacağını düşündüğüm için açtım bu konuyu...
    Umarım güzel paylaşımlar yaşarız hep billikte....

    Sevgilerle!!! a.s.
     
  2. ModaninKalbi

    ModaninKalbi Tecrübeli Üye www.pembeoje.com

    Üniversite yıllarımda seçmeli ders olarak ebru sanatıyla uğraşmıştım bir süre...
    Nasıl da ihtişam dolu bir sanattır o öyle... İnsanı kendine hayran bırakır, su üstüne işlediği nakışlarla..

    Şimdi bakıyorum da, yazık ki sanatı da sanatlıktan çıkardılar...

    Satılan hazır sentetik boyalarla, plastik fırçalarla yaptıkları şeyin adına ebru diyor bazıları...
    İçimi bir hüzün kaplıyor, o sanata edilen hakareti görünce...

    Hayır, boşa değil söylediklerim...
    Öncelikle çok özel bir sanattır o..
    Sabır ve emeğin bir sonucu olarak kendi güzelliğini çıkartır ortaya..

    Mesela; sadece gül dalı olmalıdır onun fırça sapı, başka bir bitki dalı anlatamaz onu...
    Üstelik bir sene öncesinden, bahar ayında, gül ağacının en düzgün kısmından kesilmeli ve bir sene kadar gübre içine yatırılıp terbiye edilmeli...

    Bunu hocamızdan ilk duyduğumda aklıma gelen şuydu:

    " Anne olurken bile, 9 ay 10 gün beklemek durumunda insan.. Yani 280 gün...
    Demek, her güzelliğin bir olgunlaşma süresi vardı...
    Ve iyi olan her şey, sabır gerektiriyordu...
    Belki de, ilahi kanun gereğiydi bu...
    Belki de yaratıcı; iyilik ve güzellik hazinesini zorluk perdesi altında saklayarak değeri anlaşılsın istemiştir...
    Öyle yaa! Kolay kazanılanın, kıymeti de az oluyordu..."

    Ebru !! Su üstüne yazı yazmak! Ne güzel bir ifade aslında...
    Su üstüne yazı yazılabiliyormuş demek...

    Demek, imkansız görünen şeyler, aslında değilmiş de, onu imkansızlaştıran bizlermişiz..

    Çok hayret ettiğim bir şey de; ebru sanatında, bir anlamda, ustalık diye bir şeyin olmaması...

    Ne kadar usta bir ebruzen olsanız da, size asıl yol gösteren, asıl sanatçı, ebru teknesindeki kitreli sudur..
    Sadece, suyun şekillendirdiği resimler çıkar ortaya ve bilemezsiniz karşınıza ne çıkacağını...

    Boyaların hazırlanması ise, öyle bir sabır işi ki; tahammül etmesi her yüreğin, her bileğin harcı değil...
    Öyle piyasadan alınan sentetik boyalarla olmuyor bu işler, bir adabı var...

    Önce bulacaksın bir kere, iyi bir toprak boyası...
    Toprakla suyun aşkını, toprakla suyun kavuşmasını resmedeceksen eğer; bu işin yolunu yordamını bileceksin...
    Zaten, insanın kendi aslı da toprak ve sudan gelmiyor mu?

    Pürüzsüz bir cam üzerinde, spatulayla, tek renk boyayı en az iki saat kadar bastırarak ezmen gerekiyor ki, boya iyice terbiye olsun..
    Boyayı ezdiğin kadar güzellik elde edersin...
    Sabrın ve emeğin kadar yersin..

    Bir de, boyayı inceltmek için, öküz ödü bulman ve başka bir şey için asla kullanmayacağın bir kapta, çok tenha ve havadar bir yerde kaynatman gerek...
    Unutma; çevrende insanlar olmamalı ve mutlaka açık alan olmalı.
    Kaynattığın öküz ödü, çok kötü bir koku yayar çünkü...
    Ne yazık, iyi bir iş ortaya çıkarmak istiyorsan, buna katlanman gerek; başka yolu yok...
    Var da; diğerleri işin hikâyeden tarafı...

    Sanatkâr insan, ruhunu hep sabırlar yumağında yoğurduğu için, her zaman farklıdır diğerlerinden.
    Bakışı bir başka mana; suskunluğu en büyük haykırış gibi gelir bana...

    Hep saygıyla eğilme gereği duyarım önünde...
    Emeğine duyduğum saygı ve hayranlık, beni sanatkarın karşısında boynu bükük bırakıyor..

    Nasıl hayran olmayım ki; siz söyleyin..
    Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
     
  3. Billur

    Billur Yeni Üye www.pembeoje.com

    Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?

    olmaz tabiki:)
     

Sayfayı Paylaş