Anne ve babaya göre kızlarının "koca"sı ya da "güvey" olarak tanımlanan damat, aslen Osmanlı imparatorluğunda oldukça büyük bir kıdeme karşılık geliyordu. Tıpkı gelinlerin prenses gibi görüldğü düğün günlerinde damat da "paşa" (prens de diyebiliriz) olarak karşımıza çıkıyor. Şimdi gelin küçük bir tarihi gezintiye çıkalım ve damadın tarihçesine değinelim. Osmanlı'da damat kavramı Osmanlı İmparatorluğunda, padişahların kızları, kızkardeşleri veya kardeş kızlarıyla evlenerek osmanlı hanedanıyla yakınlık kuran erkekler damat paşa adıyla anılırdı. Damat paşalara önceleri güvey 16. yüzyıl'da damat, daha sonra damad-ı hazreti şehriyarî (veya padişahî) dendi. Padişah ablasıyla evlenen damatlara da enişte denirdi. Saraya damat seçilirken yaş, rütbe veya soyluluğa bakılmaz, daha çok adayın gelecekteki mevkii dikkate alınırdı. İmparatorluğun kuruluş döneminde damat olarak, Anadolu Selçuklu ailelerinden beyler seçilirdi, daha sonra padişahlar kendilerine bağlı sancak beylerini tercih ettiler. İlk damatlar arasında I. Murat'ın kızı Nefise Hatun ile 1381 yılında evlenen Karamanoğlu Alâeddin Bey, Çelebi Mehmed'in kızlarıyla evlenen Candaroğulları'ndan İbrahim ve Kasım, Karamanoğulları'ndan İbrahim, Ali ve İsa Beyler vardır. İlmiye sınıfından damat seçilmedi, yalnız Yıldırım Bayezit kızını Emîr Sultan'a verdi. Eski Türk ailelerinden seçilen damatlardan biri de Fatih'in kızıyla evlenen, Uzun Hasan'ın oğlu Uğurlu Mehmed Mirza'dır. 16. yüzyıl'dan başlayarak damatlar, osmanlı memurları arasından seçildi. Doğrudan doğruya padişah kararıyla seçilen kimseye seçim haber verilir ve hazırlanması istenirdi. Damat paşalar, hanedana duydukları saygı yüzünden sultan hanımların bütün isteklerine boyun eğerlerdi, bunun yanında birbirini seven çiftlere de rastlanırdı. IV. Murat'ın kızı Kaya Sultan ile Melek Ahmed Paşa arasındaki aşk tarihlerin konu edindiği bir ilişkidir. Padişahlar bazen sevdikleri vezirlerine henüs küçük yaşta bulunan kızlarını nişanlar veya nikâhlarlardı. Bu yüzden kocalarının ölümüyle küçük yaşta dul kalan sultanlar vardır. Padişah yakınıyla evlenenler eski karılarını boşamak zorundaydılar. Buna karşılık sultan olan olan eşlerini boşayamazlardı. Sultanlar ise isterlerse, hükümdardan izin alarak boşanabilirler, bu evliliklere bazen bizzat padişah son verirdi. Örneğin, veziriazam Lütfü Paşa, eşi olan Kanunî'nin kız kardeşi Şah Sultan'a hakaret ettiğinden damatlığı ile birlikte veziriazamlığına da son verilmiştir. IV. Murat, kız kardeşi Fatma Sultan'ın kocası kaptanıderya Çatalcalı Hasan Paşa'ya kızmış ve onu damatlıktan azletmiştir. II. Abdülhamit, kızı Naime Sultan'ın kocası Kemaleddin Paşa'yı, IV. Murat'ın kızıyla buluştuğunu haber alınca damatlıktan çıkarmakla kalmayarak, Bursa'ya sürmüştür. Taşrada görevli bulunan damat adayları, eşleri sultan hanımların İstanbul'dan çıkmalarına izin olmadığı için merkeze alınırlardı. Damatların memurluk maaşları yanında, günde 1.000 ile 1.500 akçe arasında değişen ödenekleri ve sultan paşmaklıkları vardı. Damatların İstanbul'da devlet işlerine karışmalarını önlemek için Fatih zamanında konan usuller Kanuni devrine kadar sürdü. Osmanlı tarihinde pek çok damat yer alır; bunlar arasında değerli devlet adamları olan Hersekzade Ahmed Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Çorlulu Ali Paşa, Sokullu Mehmed Paşa, Kanijeli İbrahim Paşa, Silâhtar Ali Paşa, Nevşehirli İbrahim Paşa, Koca Ragıp Paşa, Muhsinzade Mehmed Paşa vb. sayılabilir. alıntıdır