Küçükken bütün renkler güzel gelir bize her birinin ayrı bir güzelliği ayrı bir tadı vardır . Anlamlandırmadığımız bir isim koymadığımız güzellikleri vardır her birinin . Ve anlamsız olduklarından masumdurlar . Her biri farklı şeyler konuşur birbiriyle ve birbirlerine karışırlar , karıştıkça değişirler değiştikçe yeni şeyler yeni güzellikler katarlar doğaya , gökyüzüne , denize , dağa , taşa , duygularımıza .. Ama büyüdükçe anlam katarız hepsine . Ve anlam kattıkça teker teker elenir bütün renkler .. Ve her elendiğinde bir renk çıkar hayatımızdan bir heyecan çıkar bir hayal yok olup gider .. Hayallerimiz tükendikçe ne ümitlerimiz kalır geriye ne de olmasını umut ettiğimiz isteklerimiz .. Siyaha hüzün anlamını katarız mesela , acı , keder , üzüntüyü ekleriz içine .. Ve o zaman biter işte çocukluğumuzun zenginlikleri .. Sarıya ayrılık anlamını katarız ,aslında o zaman başlar ayrılıklar .. ama biz el sürmek bile istemeyiz bir daha ona .. Büyüdükçe kaybederiz bütün zenginliklerimizi .. Her şeye bir anlam katar birer birer yok ederiz aslında hayattaki değerleri ve saf olan tüm renkleri ...