Aşkın çaresi bulunmuyormuş. Bir daha sevmeyeceğim dediğin her an karşına dizlerinin bağlarını çözen birileri çıkabiliyormuş. Ne kadar kızgın olsan da önceki aşklarına, ne kadar intikam duyguları tüm benliğini kaplamış olsa da büyük konuşmayacakmışsın. Her an karşına bir SEN çıkabilir diye nefes alış verişini sürdürecekmişsin. Bunları anlamak hep böyle acı veriyormuş. Yaş ilerledikçe akıllanmıyormuşsun, aslında biz yaşadıklarımızla acılar çektikçe büyüyüp akıllanıyormuşuz. Her aşk bir öfke, her öfke bir acı, her acı bir yaş olmuş, her bitiş yeni bir başlangıç ve yeni başlangıçlar sonu belirsiz maceralar, boşa zaman kayıpları... Ellerimle kalbine dokunduğumda benim için attığını düşündüm... Beni bırakmaz, sahiplenir, sever, tapar, anlayış gösterir, evlenir diye düşündüklerim sadece düşüncelerimden ibaret kaldı. Bir yalana inandırıp kendimi, bitirebileceğim en kolay yerden, bitiremeyeceğim en zor yerlere attım adımlarımı seninle. Bitti dediğimiz her an koca bir yalandan ibaret oldu. Bitmeyeceğini her zaman bildik. Ayrılıklarımız özlem duygusu yükledi gönüllerimize, sonrasında daha fazla özlemle döndük birbirimize. Böylece birbirimizi kazanmaktan çok kaybettik. Sözlerimize inanmaz olduk. Öyle büyüktü ki yalanlarımız, asla yalan söylemeyen gözlerimiz bile yalan konuşur oldu gözlerimize. Yalan sözlerimizde ve gözlerimizde boğduk sevgimizi. Aşk dediğimiz olayı güç savaşına döndürdük. Aşkın o hoyrat yanını canımızı yakmakla harcadık. Yaralarımızı bulup üzerlerine tuz bastık. Bundan sadistçe zevk aldık. Bambaşka iki hayatı bir olmaya zorladık. Biz kaybettik! Sadakatimizi, benliğimizi, hislerimizi, güvenimizi, dünümüzü, bugünümüzü, yarınımızı, kendimizi, birbirimizi kaybettik. Üzdük, yıprandık ve yıprattık. Bize güvenen gözlere yaş düşürdük. Kendimiz dahil herkesi hayal kırıklığına uğrattık. Kendimizi yarı yolda bıraktığımız yetmiyormuş gibi bize güvenenleri de umutsuz bıraktık. Şimdi onlara geri dönüş yolunu da kaçırdık. Söylesene biz ne yaptık? Sadece sevdik. Kime nasıl zararlar verebileceğimizi hiç hesaba katmadık ya da umursamadık! Doğrularımızı birlikte olmak uğruna anlamsızlaştırdık. Asla! dediğimiz şeylerin üstünü sevgimiz ile örterken kendimizden taviz verdiğimiz için hiç üzülmedik. Zevkti hata yapmak. Zevkti rüzgara karşı yürümek. Mutluluğun ta kendisiydi. Kaybedince anlıyor insan bir zamanlar sahip oldukları şeylerin değerini. Biz kaybettik! Sevgi çok şeymiş ama her şey demek değilmiş. Yarı yolda tıkandık. Bende daha fazla sevebilecek yürek kalmadı. Cesaretim, umudum kalmadı. Başkalarının mutluluğuna gölge düşürerek yaşayabilecek gücüm kalmadı. Nefeslerim boğar oldu beni. Yapamayacağımı en baştan biliyorken buralara gelmek benim suçumdu. Şimdi herkes gibi bende üzgünüm. Seni kaybedeceğim için. Göremeyeceğim için. Boynuna sarılamayacağım için. Seni seviyorum diyemeyeceğim için. Gözlerine bir kez bakıp seni seviyorum diyemeyeceğim için Üzgünüm... Bu aşkın en büyük suçlusu benim. Çok kez bitip gitmek istedin. Zorladım bitirme diye. Kırmayıp şans verdin peki ben ne yaptım? Sen miydin bırakmak isteyen al sana can sıkıntısı diyerek üzerine sıkıntılar attım. Sen kızgınlıktan parçalanırken ben yerden parçalarını toparlamadım. Çektiğim kadar acı yaşa istedim. Bencilce davrandım. Şimdi tedaviye başladım biliyor musun? Elimdeki tüm güzellikleri kaybettikten sonra tedavi oluyorum. Neye yaradı bilinmez ama kızmıyorum artık hiçbir şeye Hep kısaltarak yazdım özür dilerim, gönül isterdi hepsini yazayım. Hayatımın ilk beyaz sayfaları senine dolup taşarken senin bembeyaz sayfalarına karalar çaldım.