Kusursuz güzellik için botoks diyeti (Mutlaka Okunması Gerekir)

Konusu 'Yüz Estetiği' forumundadır ve Delikızım tarafından 8 Ocak 2015 başlatılmıştır.

  1. Delikızım

    Delikızım Tecrübeli Üye www.pembeoje.com

    Ünlü Dermatolog Dr. Jeannette Graf'ın son kitabı 'Stop Again Start Living'de bahsettiği bu yeni yöntem, botoks diyeti. Graf, yaşlanmayı hızlandıran asitli besinlerden uzak durmamız gerektiğini belirterek, alkalin içeren besinlerin gençleşmeyi hızlandırdığını söylüyor.


    30'lu yaşlarını süren ya da söz konusu yaşı henüz geçen birçok kadın, ilk kırışıklıkları belirmeye ya da derinleşmeye başladığı an çözümü botoks yaptırmakta buluyor. Oysa botoks sadece kırışıklıkları azaltıyor, cilde ihtiyacı olan ışıltıyı ve tazeliği vermiyor. Dolayısıyla da tek başına yeterli değil! İşte bu nedenle dermatologlar botoks ile birlikte anti-aging ve nemlendirici kremler kullanılmasını da ısrarla tavsiye ediyorlar. Ünlü Amerikalı Dermatolog Dr. Jeanette Graf ise karşımıza yepyeni bir alternatifle çıkıyor! Beslenmenin de yaşlanma sürecinde son derece etkili olduğunu dile getirip, asitli yiyeceklerden çok alkalin içerenlere yönelmemiz gerektiğini belirtiyor.

    Asitli besinler cildin düşmanı

    Işıltılı, genç bir cilde sahip olabilmek için ph seviyesini dengelemek gerektiğini keşfeden Graf; "Stop Again Start Living -Yaşlanmayı Durdurun, Yaşamaya Başlayın" adlı kitabında bu dengeyi alkalin içeren besinlerle sağlayabileceğimizin altını çiziyor. Günümüzde işlenmiş besinlerin ve yoğun iş temposu nedeniyle kafeinli içeceklerin tüketiminin artmasıyla, vücudumuz daha fazla asit üretmeye başladı. Özellikle kahve, alkollü ve gazlı içeceklerde, hayvansal proteinlerde, arıtılmış şekerlerde bulunan yüksek asit miktarı cildin sarkmasına, kurumasına, matlaşmasına ve kırışıklarının meydana gelmesine neden oluyor. Bu yüzden doğru beslenmediğimiz sürece ne kadar botoks yaptırırsak yaptıralım ya da istediğimiz kadar anti-aging ürün kullanalım hiçbir zaman istediğimiz sonucu elde etmemiz mümkün değil.

    Tükettiğimiz besinlerle anti-aging olgusu arasındaki bağı keşfeden Jeanette Graf; asitli yiyeceklerin de en az güneş ışınları ve sigara kadar olumsuz etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Bu nedenle botoks uyguladığı hastalarına ışıltılı bir cilde sahip olmaları için özel bir diyet listesi de tavsiye ediyor. Graf; her öğün tüketilen besinlerin dörtte üçünün alkalin içermesine dikkat etmemiz gerektiğinin de vurguluyor; önerdiği botoks diyetini uygulamak ise oldukça kolay. Bunun için öncelikle yaşlanmayı geciktiren, yumuşak bir ten vaat eden güçlü alkalinlerle; yaşlanmayı hızlandıran ve uzak durmanız gereken asitli besinlerin hangileri olduğunu iyi bilmeniz gerekiyor. Graf asitli besinlerden tamamen uzaklaşmak yerine, doğru oranda tüketmeniz gerektiğinin de altını çiziyor. Size önerimiz botoks yaptırmasanız dahi, sağlıklı ve genç bir cilde sahip olmak için botoks diyetini denemeniz.

    Doğru besleniyor musunuz?

    Aşağıdaki maddelere 'evet' ya da 'hayır' diye cevap verin.


    - Cildim çok solgun görünüyor.
    - Kendimi yorgun ve zayıf hissediyorum.
    - Şişliklere karşı meyilliyim.
    - Cildimde kızarıklıklar meydana geliyor.
    - Yüzüm çok kolay soyuluyor.
    - Cildim çok kuru...
    - Kimi zaman cilt alerjisi ile karşı karşıya kalıyorum.
    - Sık sık başım ağrıyor.
    - Soğuk algınlığına karşı zayıfım.

    SONUÇ: Eğer yukarıdaki maddelerin beş ya da fazlasına 'evet' cevabı verdiyseniz, fazla asitli besin tüketiyorsunuz demektir.

    Daha sık tüketin!

    Deniz tuzu: Masa tuzu birçok kimyasal işlem gördüğünden asit oranı da hayli yüksektir. Tercihiniz deniz tuzundan yana olsun.

    Limon: Günde en az iki kez limonlu su içmelisiniz. Alkalin içeren bu meyve, tükettiğiniz asitli besinlerin zararını en aza indirgeyecektir.

    Sağlıklı yağlar: Zeytin, keten tohumu, avokado, Hindistan cevizi ve fındık yağı vücudu asitlerden temizleyecektir.

    Tam tahıllı: Buğday ve pirincin asit oranı yüksekken, yulaf ve kuru meyvede tam tersi alkalin (Ph değeri yediden büyük olup asit içermeyen madde) oranı yüksektir.

    Kırmızı meyveler: Antioksidan etkisi taşıyan böğürtlen, kiraz, yaban mersini, ahududu cildin güçlenmesine ve nemlenmesine yardımcı olur.

    Balık:
    Haftada iki ya da üç kez balık tüketmek düzenli olarak anti-aging krem kullanmak ile eşdeğer... Özellikle somon içerisinde yer alan omega-3 kızarıklık, alerji ve kırışıklıkların oluşumunu yavaşlatmakta oldukça etkili. Hatta konserve ton balığı dahi cilt sağlığı açısından çok faydalı. Selenyum ise cildin elastikiyetini koruyor.

    Fındık ve çekirdek: Kajun, yerfıstığı ya da şamfıstığı yerine daha sağlıklı olan kuru yemişleri tüketin.

    Organik sebzeler: Genellikle tüm sebzeler vücudun alkalin oranını artırıyor, ancak organik olanlar çok daha sağlıklı. Organik sebzelerin antioksidan ve lif oranı da oldukça yüksek. Yine de bezelye, kuru fasulye ve mısırın asitli sebzeler olduğunu unutmamalısınız.

    Meyveler: Günde en az iki porsiyon meyve tüketmeniz gerekiyor. Her meyvenin farklı vitaminler içerdiğini de göz ardı etmemelisiniz.

    Filtre su: Artık birçok markanın su filtresi bulunuyor. Bu filtreler asitleri ayrıştırırken, sağlıklı içeriklerin etkisini ise artırıyor. Günde ortalama sekiz bardak su tüketmeyi ihmal etmeyin.

    Sarımsak ve soğan: Sarımsak ve soğan alkalin içermelerinin yanı sıra hazmı kolaylaştırıp, yaşlanmayı geciktiriyor.

    Koyu yapraklı sebzeler:
    Yoğun vitamin barındıran ve 'alkalin deposu' olarak adlandırılan marul, karalâhana ve soya filizi cilt için çok yararlı.

    Baharatlar: Neredeyse tüm baharatlar vücudun alkalin salgılamasına yardımcı oluyor ve çeşitli hastalıklarla mücadele etmenizi kolaylaştıran antioksidan takviyesi yapıyorlar. Özellikle bol nane, fesleğen, kuşdili, zcrdcçal, zencefil, kişniş otu, kimyon, dereotu, maydanoz ve tarhun otu tüketmeniz tavsiye ediliyor.

    Uzak durun!

    Yaşlanmayı hızlandıran asitli besinleri tüketmeyin! İşte onlardan birkaçı!


    Kahve: Kafein; laksatif etkisi nedeniyle sindirime iyi gelse de, diğer yandan aşırı asit üreterek mideye zarar veriyor. Mide rahatsızlıkları ise tenin matlığını ve ışıltısını kaybetmesine neden oluyor. Dr. Jeannette Graf işte bu nedenle günde iki bardak kahveden fazla tüketilmemesini ve mümkünse organik kahve ya da double espresso tercih edilmesini öneriyor.

    Şeker: Cilt elastikiyetini azalttığı gibi proteinlerin de yok olmasına neden olan şekerden mümkün olduğunca uzak durun.

    Alkol: Günde iki kadeh alkollü içki içebilirsiniz, ancak sonrasında soğuk ya da sıcak limonlu su içmeye özen gösterin. Böylece alkol vücudunuza dağılmadan, alkalin ile etkisini azaltabilirsiniz.

    Gazlı içecekler: Bir kutu Cola içerisinde çeşitli asitler üreten içeriklerle birlikte, 50 mg. fosforik asit de bulunduruyor. Fosfor ne yazık ki kalsiyum deposu besinlerin yapıcı etkisini yok ediyor. Bu nedenle ciltte lekeler meydana gelirken, kemiklerde ise erime gözleniyor.

    İşlenmiş karbonhidrat: İşlenmiş karbonhidratlı besinler ihtiva eden bir beslenme alışkanlığınız varsa, kan şekeriniz sık sık artabilir ve ishal şikâyeti ile doktora başvurabilirsiniz ki her iki rahatsızlık da cilt sağlığınızı olumsuz yönde etkileyecektir.
     

Sayfayı Paylaş